Akvaryumun Önünde Bir Kadın

Henri Matisse, Kuzey Afrika ve Orta Doğu kültürlerinden çok etkileniyordu. 1903 yılında Paris'te, Musée des Arts Décoratifs'te bir İslamik sanat sergisini ziyaret etti; 1910'da büyük bir İslamik objeler sergisi için Münih'e ve daha sonra Fas mimarisini görmek için İspanya'ya seyahat etti. Aynı zamanda harika bir şekilde renklendirilmiş ve zengince süslenmiş tekstil ürünleri, çömlek ve çinilerin koleksiyonunu yapıyordu. Fakat Matisse'in vizyonu ve yaratıcılığı üzerinde en büyük etkiyi yaratan, bu topraklardaki fiziksel deneyimi olmuştu. Mayıs 1906'da ve Ocak 1912 ile Şubat 1913 arasında uzun periyodlar boyunca Kuzey Afrika'yı ziyaret etti. Orada, ışığın kendine has kalitesini ve renk ve mekan algısı üzerindeki etkisini anlamaya başladı. On yıl sonra bile, Matisse güney Fransa'daki Nice'de yaşarken, bu deneyimler onun işlerini dönüştürmeye devam edecekti. Akvaryumun Önünde Bir Kadın'da, arkadaki panelli paravan ve Japon balıkları, Matisse'in Fas seyahatlerinden aldığı resimsel öğeler. Buna ek olarak; bu tablodaki özel parlaklık, soğuk renk paleti ve samimi etkisinden sanatçının kendi dönüşümü -seyahatleri sonucu oluşan içsel vizyonunun "yeni ritmi"- sorumluydu. Matisse, Nice'in altın rengi ışığı ve denizle ıslanmış atmosferiyle mest olmuştu ve bu dönemde resmettiği eserleri, empresyonist natüralizme yeni duymaya başladığı ilgiyi gösteriyordu; bu önceki eserlerini reddetmek yerine, eski stiline bir "insan unsuru" aşılama çabasıydı.