Zeytin Ağaçları by Vincent van Gogh - 1889 Zeytin Ağaçları by Vincent van Gogh - 1889

Zeytin Ağaçları

tuval üzerine yağlıboya •
  • Vincent van Gogh - March 30, 1853 - July 29, 1890 Vincent van Gogh 1889

Bugün yeni aylık ortaklığımıza, İskoçya Ulusal Galerileri ile başlıyoruz. Muhteşem bir sanat koleksiyonuna sahipler, bu yüzden post-empresyonist yıldızlara kendinizi hazırlayın! Vincent van Gogh’un bir sanatçı olarak hızlı yükselişi, Batı Avrupa sanatının en büyük hikayelerinden biri. Ressamlık kariyeri sadece 10 yıl sürmesine rağmen, kendisi bu kısa zamanda kabiliyetsiz bir amatörden tam anlamıyla gerçek bir ustaya dönüştü. Bu hikaye, tıpkı sanatçının erken ölümüyle sonuçlanan zihinsel hastalıklarıyla mücadelesi gibi, oldukça dramatik anlarla dolu. Ancak Van Gogh’un eserleri ne çalkantılı hayatının illüstrasyonları, ne de acı çeken bir zihnin mahsülleri. Sanatçının, sanatsal görevi hakkında görüşü netti: Doğaya ve insanlığa yönelik derin düşünceleri vardı ve “samimi insani bir his” diye adlandırdığı şeyi ifade edebilmek için büyük bir kararlılıkla çizim, renk ve kompozisyona yeni yaklaşımlar getirmeye çalıştı.

Zeytin Ağaçları, 1889 yılında, Van Gogh Kuzey Fransa’nın Provence bölgesindeki Saint-Rémy’de, Saint-Paul-de-Mausole Akıl Hastanesinde kalırken çizildi. Sanatçı buraya 1888 yılında Arles yakınlarında yaşadığı sinirsel yıkımdan sonra gönüllü olarak yatmıştı. Bu zamanlar Van Gogh için berrak ve kendinden emin dönemlerin arasına serpiştirilmiş yıkımlar ve uzamış depresyon dönemlerinin iz bıraktığı zor zamanlardı. Gücünün yettiğini hissettiğinde hastanenin bahçesinde ya da etrafı çevreleyen kırsallarda, selvi ağaçlarına, dağlara ve gür zeytinliklere odaklandığı resimler yapardı.

Bu resim, muhtemelen 1889 yazında yaptığı bir grup zeytin ağacı resminden en erken tarihli olanı. Fırça ve mürekkeple yapılan enerji dolu çizim, manzarayı neredeyse tamamen aynı olarak resmetmiş. Bu iki tekniğin canlılığı ve kendiliğinden stili, çalışmaların motifin direkt önünde yapıldığı izlenimini uyandırıyor. Bu basit kompozisyon, eğimli ön planı hareketlendiren düzenli, ince ve sık boya dokunduruşları ve zeytin ağaçlarının kıvrılmış gövdeleri ile havada dönerek düşen yaprakların ritmini resmeden daha uzun ve kıvrak fırça darbeleri arasındaki zıtlığın egemenliği altında. Ancak renk çeşitliliği, bu çalışmada en göze çarpan şey.

Van Gogh, ağaçlardan süzülen güçlü ışığın ve yerde oluşan serin gölge havuzlarınının etkisini beceriyle yakalamış. Sanatçı sözün tam anlamıyla zeytinliklerin değişen renklerinden büyülenmişti. Birkaç ay önce, 28 Nisan 1889’da, kardeşi Theo’ya yazdığı mektupta şöyle demiş: “Eğer yılın bu zamanı zeytin ağaçlarını görebilseydin…Dökülen gümüş ve eskimiş gümüş rengindeki yapraklar maviye karşı yeşilleniyor ve sürülmüş turuncumsu toprak […]Bu o kadar narin o kadar saf ki…”

Zeytinlikler Van Gogh’un Saint-Rémy’deki zamanının favori öznesi olmuştu ve sanatçı bu ağaçların Province bölgesine has olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ancak bu konu onun için daha derin anlamlara da sahipti. Bir önceki yaz, İsa’yı Zeytin Dağı’nda resmeden dini konulu bir resim girişimini yarıda bırakmıştı. Hayal gücünden çalışmayı zor bulmuştu, ancak şimdi doğayı bir başlangıç noktası olarak kullanmanın önemini hissediyordu. Zeytinlik resimlerinde, doğal ve zorlama olmadan dini çağrışımlar yapan bir konu bulmuştu. Zeytin Ağaçları gibi eserlerindeki, abartılmış fırça darbeleri ve canlı renklerle resmettiği doğanın altta yatan güçleri, onun için şu anlamlara geliyordu— tutkulu, doğaüstü ve sonsuz.