John Swaine
Taiohae Körfezi'nde, genç bir Marquesan Toa, denizin sonsuzluğuna bakıyor ve gelecek her şeye meydan okuyor. Elinde bir mızrak ve kafatası: savaş başarılarının korkunç sembollerini taşıyor, aynı zamanda da derisinden eşsiz hikayesini okuyabiliyoruz.
Dövmeler, sanat kadar eski bir ifade aracıdır ve Marquesas Adaları'nın geleneğindeki örnekleri çok etkileyicidir. Kaşif Adam Johann von Krusenstern'in Tahiti'nin sekiz yüz mil kuzeydoğusunda yer alan bu adalara gittiği zaman ona yolculuklarını ve bu vücut sanatını büyüleyici gravürlerle tasvir edecek olan Wilhelm Tilenau eşlik etti.
Geçici sanat eserlerinin yanında, dövmeler muhtemelen en özel resim biçimidir. Sadece sahibinin bir parçası olduğu için değil, dövmeler hikayeler hakkındadır, vücuda işlenmiş ve silinmeyen bir karardır.Yaşamın şaşırtıcı çeşitliliği içinde, dövmeler insanları şekillendiren olayları, deneyimleri, fikirleri ve insanları taşır.
Bu ada, modern estetik duygusunu bizlere yansıtan, sanat tarihinin sayfalarındaki iç içe geçmiş olaylar için harika bir metafor. Edebiyat devi Herman Melville, adada bir ay geçirdi ve deneyimleri, Moby Dick'in yeniden keşfedildiği 20. yüzyılın başlarına kadar bilinen ilk kitabı olan Typee'nin temelini oluşturdu. Kitaba ilham veren yerleri keşfetmeye hevesli olan Jack London adayı ziyaret etti, gezginlerin yakalandığı efsanevi savaşçıların hastalıklardan dolayı hayal kırıklığına uğradı. Bu deneyim aynı zamanda onun hikayelerine ilham verdi.
“Çok medeni” Tahiti (onun sözleri) ile hayal kırıklığına uğramış olan Gauguin, 1901'de Marquesas Adalarına geldi. Marquesan sanatının büyüsüne kapılan Gauguin, bunu resimlerine yansıttı. Mezarı bile Picasso'nun , özel koleksiyonuna dahil olan Marquesan 'Tiki'lerle süslüydü. Ne de olsa Marquesan Tikileri, modernist harekete ilham veren Pasifik heykelleriydi.
Kendinize iyice bakının; herhangi bir dövme bulamıyor olsanız bile, şu an genç bir Marquesanın kültürel çizgileri arasında olasılıklar denizine bakıyorsunuz
- Artur Deus Dionisio