Anna Petersen
Anna Petersen’ın zamanında kadınların oy kullanmalarına ve Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydolmalarına izin yoktu. Ressam, buradaki kadının işinden ziyade düşünceler ile ilgilendiğini, böylece kadınların bağımsızlıklarını, düşünme yetisi ve hakları olan insanlar olduğunu yansıtmak istemiştir.
Serada bitkilere bakan kız aslında hiçbir şeye bakmıyor. Bunun sebebi, resme model olması olabilir ya da o an sadece karmaşık bir iç yaşantısına sahip olabilir. 1880'lerde, kadınların iç yaşantısını resmetmek, onların yeni bir öz değer duygusu kazandıklarını açıkça göstermektedir. Onlar sadece erkeklerin mülkü ya da düşünemeyen içgüdüsüyle hareket eden varlıklar değillerdir. Bu kadının efendisi kendisidir ve doğa konusunda oldukça bilgilidir. Yeni bitkilerin nasıl yeşertileceğini hem somut hem de mecazi anlamda bildiği yansıtılıyor.
Anna Petersen; Anna Ancher, Marie Luplau, Emilie Mundt ve Bertha Wegmann ile arkadaştı. Sanat Akademisi'ne kaydolmalarına ya da oy kullanmamalarına izinleri yoktu ancak kendileri için değilse bile en azından gelecek kuşaklar için bu hakları hararetle istiyorlardı. Bu tarz kısıtlamalara rağmen, Anna Petersen bir ressam olarak oldukça başarılıydı. 1899 yılında Marie Luplau; Anna Petersen'in tabloları hakkında bir gazeteye biraz sıkıcı görünebileceklerini ancak ressamın "Sahnenin Atmosferi"ni yansıtmakta mükemmel olduğunu belirterek "Hvad vi vil. Organ Kortesagen - Fredssagen - Arbejdersagen" ("Ne istiyoruz? Kadınların Davası İçin Bir Bülten- Barış Davası - İşçi Davası") açıklamasını da eklemiştir. Sayıları fazla olan ve içinde J. Will Willumsen de bulunan arkadaşlarının desteğine rağmen yaşadığı süre boyunca Anna Petersen; müzelere hiçbir eser satmadı ve onu işinden alıkoyan "sinirsel bir rahatsızlık" yaşadı.
Bugünkü eseri Kunst Statens Müzesi sayesinde sunduk.
Yarın görüşürüz!
Burada, muhtemelen hiç görmediğiniz (ama görmeniz gereken) muhteşem kadın ressamların 5 otoportresini bulacaksınız!