Frida Kahlo

Frida Kahlo, öngörülü bir otoportre tarzı geliştirmek için Meksika halk kültüründen yararlanmıştır. Fantaziyi gerçekçilikle birleştirerek, travmatik bir kaza ve ömür boyu süren bir hastalıktan ötürü katlanmak durumunda kaldığı acıya görsel bir şekil verirken, aynı zamanda kendini adamış bir komünist olarak cinsiyet, sınıf ve ırk politikalarını irdelemiştir.

Kahlo, 1930'larda Amerika Birleşik Devletleri'ne hayatında dönüşüm yaratan birkaç ziyarette bulunmuştur. 1938'de New York'taki ilk kişisel sergisini 1940'larda açtığı diğer sergiler izlemiştir, fakat sanat çevreleri tarafından 1970'lerin sonlarına kadar yaygın bir kabul görmemiştir. Kişisel deneyimi ve kültürel kimliği sanat için geçerli konular olarak savunan Kahlo, feministler, Latin topluluğu ve diğerleri için kültürel bir ikon haline gelmiştir.

Ressam Magda Pach ve yazar ve sanatçı eşi Walter Pach, 1920'ler ve 1930'larda Amerika Birleşik Devletleri'nde Meksika sanatını hararetle destekleyen etkili figürler arasındaydı.