Üç Kızın Grubu by Amrita Sher-Gil - 1935 Üç Kızın Grubu by Amrita Sher-Gil - 1935

Üç Kızın Grubu

tuval üzerine yağlıboya •
  • Amrita Sher-Gil - 30 Ocak 1913 - 5 Aralık 1941 Amrita Sher-Gil 1935

Bazen Hindistan'ın Frida Kahlo'su (temel olarak resmiyle değil, görünüş açısından benzediği için) olarak çağırılan Amrita Sher-Gil, 1913'te Punjabi Sikh bir baba ve Macar-Yahudi bir anneden oluşan ailede dünyaya geldi. Çocukluğunun başlarının çoğunluğunu Budapeşte'de geçirdi fakat 1921'de Hindistan'a taşındı ve sekiz yaşında resim çizmeye başladı. 1923'te Floransa'da bir sanat okulunda kısa bir süre vakit geçirdikten sonra ertesi yıl Hindistan'a döndü ve on altı yaşına gelene kadar orada kaldı. Sonrasında annesiyle birlikte Avrupa'ya, bir ressam olarak eğitim göreceği Paris'e yerleşti. Başlangıçta Cezanne ve Gauguin gibi Avrupalı ​​ressamlardan etkilenen 1932'de yaptığı Genç Kızlar adlı resmi, 1933'te Paris'teki Büyük Salonun Ortaklığına seçilebilecek en genç ve Asyalı(!) olmasına neden oldu. 1934'te Hindistan'a geri döndü.

50'ler ve 60'larda Hindistan'da bulunan Bombay'de büyüdüm ve sadece iki ressamın, Amrita Sher-Gil ve M F Husain'in adını duydum. Sebebini bilmiyordum fakat, daha soyut çalışan Husain'dense, Amrita'nın çalışmalarıyla daha çok ilgileniyordum. Şimdi çok daha yaşlıyım ve sanıyorum ki onun olağandışı geçmişi, Hindistanlı bir kadın olarak ünlü bir ressam olmak için sahip olduğu güçlü karakter bunun sebebiydi. Özellikle Hint toplumu daha tutucu ve İngiliz Raj'ın yönetimi altındayken, hikayesi ve gücü eserlerinde özgüvenle parladı.

İlk eserlerini de beğensem de —nispeten daha Avrupai stildeki eserleri— bana göre, onu diğerlerinden ayıran şey Hint temalarını keşfedişiydi. Hindistan'da yaptığı geziler onu kadınların durumuna, özellikle de ilerleyen zamanlarda köylü kadınlara daha da odakladı. Hindistan'a geri döndükten sonra yaptığı ilk eser olan Üç Kızın Grubu'nu özellikle beğeniyorum, çünkü odak noktası tamamen hayatları hakkında düşünen bu kızlarda; gözlemcinin dikkatini çekmemek için diğer materyallere ya da duvarlara (onun diğer Hint temalı çizimlerinde görüldüğü gibi) başvurmamış olmasıdır. 1941'de Lahore kentinde bizi, eğer şansı olsaydı bize daha ne kadar fazla güzellik bırakabileceği konusunda merakta bırakarak öldü.

- Michael Anderson