Gece Ziyafeti

Paul Klee’yi sizlere daha fazla özletmeyelim dedik!

1879 Aralık ayında dünyaya gelen Klee, erken yaşta müziğe ilgi duysa da, gençlik çağı geldiğinde resimde karar kıldı ve 1898 yılında Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalışmalarına başladı. Çizime yeteneği olmakla birlikte, renkleri anlayamadığı için boyamayı asla öğrenemeyeceğini belirtmiştir. Peki bu durumda güzel ve renkli tablosu Gece Ziyafeti’ne ne demeli acaba?

Paul Klee’nin eserleri incelendiğinde gözlenen çeşitlilik onun stilini kategorize etmeyi zorlaştırsa da, bu eserinin temelleri ekspresyonist akıma dayanır. Eser, yapılar, ağaçlar, yeşillik ve yıldızlardan oluşan bir gece manzarasını resmeder. Binalar çocuksu bir tarzı yansıtır: bir ev, belki bir ahır, ve belki de bir kilise basit çizgi ve şekillerle anlatılmış, ve uzaktaki diğer şekillerle tablonun ortasından geçen bir yatay çizgi vasıtasıyla ilişkilendirilmiştir. Bu sınır çizgisi, ön plan ve arka planı, gökyüzü ve yeryüzünü, uçsuz bucaksızlığı ve yakınlığı, aynı anda hem birbirine bağlar hem de birbirinden ayırır. Akıl sır ermez cennetlerin altında küçük sıcak bir yere bakıyormuş hissi uyandırır. Bu sıcaklığın kaynağı da Klee’nin asla dizginleyemeyeceğini düşündüğü renk kullanımına dayanır!

Klee kırmızı ve yeşilin zıtlığında uyumu yakalar; ağaçlar üstlerine ay ışığı düşmüşçesine beyaz noktalıdır; ortadaki kırmızı çatının ağırlığını her iki tarafında ve aşağısında bulunan diğer kırmızılar dengelerken, aynı zamanda toprağın ve ufuktaki dağı andıran nesnelerin yeşilini vurgular. Bu çalışma, gerçekliğine inanmanın mümkün olamayacağı pek çok olasılığı bünyesinde bulundururmuşçasına, sade bir rüya havası taşır. Seyircisini gündelik eşyalarla bilinçaltının garipliklerini iç içe sokan uzaktaki bir hayal dünyasına götürür.

1921 ve 1931 yılları arasında Bauhaus’ta öğretim görevlisi olduğu süre içinde, Klee kendine özgü bir renk sistemi geliştirdi. Gününün kabul gören renk tekerini, üstünde ton parlaklık ve doygunluğun ifade edilebildiği renk küresine dönüştürdü. Aynı zamanda değişik renklerin farklı görsel ağırlıklar taşıdığı fikrini ortaya attı: ona göre kırmızı oldukça ağır bir renkti. 1914 yılında günlüğüne şu notu düşmüştür “Renk ve ben biriz”—ki Gece Ziyafeti’ne bakıp da bu notla hemfikir olmamak mümkün değil. Üstüne düşen gözleri kendinden geçirebilmesi bu tablonun gücünün bir kanıtı olmakla birlikte, aynı zamanda Klee’nin renge hakim olmak yönündeki korkusuna inanmayı da bir hayli güçleştiriyor.

- Sarah

Daha fazlası için DailyArtDaily.com sitesindeki "Paul Klee’s Autumn Atmosphere" makalesine bir göz atın :)