Mahşer Günü

Yüksek Rönesans'ın heykeltıraşı, ressamı, mimarı ve şairi olan Michelangelo, 6 Mart 1475'te Floransa Cumhuriyeti'nde doğmuştur. Kimi kesimler tarafından yaşadığı dönemin en büyük sanatçısı olarak nitelenen Michelangelo, o dönemden beri tüm zamanların en büyük sanatçılarından biri olarak kabul edilmektedir. Sanatın ötesinde yaptığı az sayıdaki denemeye rağmen, sanatsal çok yönlülüğü o kadar fazlaydı ki, arketipik Rönasans insanı ünvanı için insanlar Michelangelo ve rakibi Leonardo da Vinci'yi yarıştırmaktadır.

Bugün sizlere özel bir eser sunuyoruz: Sistine Şapeli'nde yer alan Mahşer Günü eserinin kısa bir hikayesi.

Bu eser Hristiyanlık’a göre İsa'nın İkinci Gelişi'ni ve tüm insanlığın Tanrı tarafından nihai ve ebedi yargılanışını tasvir eder. Eserin tamamında 300'den fazla figür vardır; eserin orijinalinde neredeyse tüm erkekler ve melekler nü olarak tasvir edilmiştir. Bu figürlerin birçoğu, temizleme ve restorasyondan sonra kalan boyalı perdelerle kısmen kapatılmıştı. İnsanların ruhları, önde gelen azizler tarafından kuşatılmış olan Mesih tarafından değerlendirildiği gibi, kaderlerine doğru yükselir ve iner.

Michelangelo, Sistine Şapeli'nin tavanını bitirdikten yirmi beş yıl sonra çalışmaya başladı ve eser tamamlandığında yaklaşık 67 yaşındaydı. 1541 yılında sergilenmeye başlanmasından kısa bir süre sonra Mantualı Kardinal Gonzaga'nın Romalı bir temsilcisi şunları söylemiştir "Bu eser öyle güzel ki, siz sayın ekselansları bu eseri kınayanların hiç eksik olmadığını hayal edebilirsiniz... Bence bu eser başka hiçbir yerde görülmemiş bir eserdir. ” Bu eser birçokları tarafından bir başyapıt olarak övülmüştür.

Diğerleri ise bu eser sebebiyle -başta çıplaklık olmak üzere- utanmıştı; ancak eser teolojik olarak doğrudur, çünkü yeniden canlandırılan insanlar cennete Tanrı tarafından yaratıldıkları gibi yani çıplak bir şekilde girecektir. Eleştirmenler aynı zamanda çarpıtılmış pozlara, resimsel geleneğin bozulmasına (sakalsız Mesih, kanatsız melekler) ve mitolojinin (Charon ve Minos'un figürleri) kutsal tarihe sahip bir sahnede ortaya çıkmasına itiraz ettiler. Eleştirmenler bu süslemeleri fresk ‘in ruhani mesajını dağıtan birer oyalama olarak gördüler. Michelangelo'yu kutsal hakikati açık bir şekilde ve dinginlikle resmetmekten ziyade kendi yaratıcı yeteneklerini göstermeyi daha fazla önemsemekle suçladılar. Dini sanat, “okuma yazma bilmeyenlerin kitabı” idi ve anlaşılması kolay olmalıydı.

Tüm bunlara rağmen bu eser, tamamlanmasının üzerinden yaklaşık 500 yıl geçtikten sonra bile, Batı Avrupa sanatının en büyük başyapıtlarından biri olmaya devam ediyor. Sistine Şapeli hakkında bilmeniz gereken 15 şey makalemizi @DailyArtMag’da gözden geçirmeyi unutmayın! Keyfini çıkarın! :)