Şehvetli, baştan çıkarıcı ve tatlı: gül kokusu. Açık pembe çiçekleri, kokularını rüya gibi içine çeken din adamının burnuna doğru uzanıyor. Pembe, aynı zamanda sevgilisinin kollarında kendisinin fark edilmediğini hayal eden çardaktaki kızın giydiği elbisenin de rengi. Sadece yakından incelendiğinde gül aşığının aslında olay yerinin gizli bir tanığı olduğunu anlayabiliyoruz. İlk bakışta, doğanın dindar zevkinin romantik bir anı gibi görünen şey, birdenbire, tatminsiz kalması gereken insan arzularının bir tasvirine dönüşür: koklamaya izin verilir, ancak dokunulamaz.
Städel Müzesi sayesinde bugünkü çalışmaları sizlere sunuyoruz :)
Not: Yine de en sevdiğim gül tablosu, Lawrence Alma-Tadema'nın Heliogabalus'un Gülleri (orig. "The Roses of Heliogabalus")! Buradan göz atabilirsiniz, ne kadar zevklerine düşkünler!