Fil

Itō Jakuchū, Japonya'nın dış dünyaya kapılarını kapattığı orta Edo döneminin bir Japon ressamıydı. Resimlerinin çoğu geleneksel olarak Japon özneleri, özellikle tavuklar ve diğer kuşlar ile ilgiliydi. Ama burada başka bir şey var!

Ön cepheden boyanmış bir fil, tüm çerçeveyi doldurur. Uzun ve dar yüzeye şaşırtıcı, beklenmedik bir bükülme hissi veren cesur bir kompozisyondur. Filin renk eklemeden öne çıkmasını sağlamak için arka planı mürekkeple doldurma yöntemi oldukça etkilidir. Taku-hanga (“sürtme ile baskı”) yönteminin el boyaması çalışmalarına uygulandığı varsayılmaktadır. Stil basit görünebilir, ancak açık ve koyu mürekkebin titiz ve incelikli kullanımı fark edilebilirdir. Sadece üç kavisli çizgi ile sırtın ifadesi gibi ayrıntılar büyüleyicidir.

İmza ve mühürden, parçanın 18.yüzyılın ikinci yarısında Jakuchū'nun stüdyosunda yapıldığını öğreniyoruz. 1728'de, sekizinci shogun Tokugawa Yoshimune'nin emriyle Japonya'ya gerçek bir fil getirildi. Ertesi yıl Nagasaki'den Edo'ya yürütüldüğü söyleniyor. 14 yaşındaki Jakuchū'nun filin kendisini Kyoto'da görmüş olması mümkündür. Bu eserde, filin aklında kalan detayları, tam da onu görmüş olabileceği gibi, tatami büyüklüğündeki gasenshi'den (mürekkep boyama ve kaligrafi için kullanılan bir kağıt türü) dışarı fırlayacak gibi görünecek şekilde boyanmıştır.

Dünya fil günü kutlu olsun; bugün olduğunu kim bilebilirdi!

Not:  İşte başka bir fil, bu sefer bir kilisede (ve Venedik'in diğer merak uyandırıcı hikayeleri).